Özgür bir insan nasıl yaşayacağını hiç düşünmez; çünkü nasıl yaşanmayacağını zaten bilir. Gerisi hikayedir.
Asi ruhlu bir mahalle delikanlısıdır Şevkat. Adaletsizliğe, haksızlığa ve ayırımcılığa zerre tahammülü yoktur. En büyük sorunu da öfke kontrolüdür. Bu sorundan ötürü sıradışıdır, sevimlidir ve mahallenin afili kahramanıdır.
Şevkat harbidir, samimidir, sözünün eri, öfkesinin esiridir. Ancak yüreği pamuk kadar yumuşaktır ve hayatı hep pamuk ipliğindedir. Halden anlar, hatır sayar, zorda kalana yardım elini uzatır. Velhasılı, nesli tükenmiş bir mahalle delikanlısıdır o.
Şevkat’in hatırını asla kıramayacağı Cevdet Bey bir gün ondan bir ricada bulunur. Ama ne ricadır bu! Bu ricadır zaten hikayemizi başlatan; Şevkat’i hayatının en zor sınavına atan. Cevdet Bey, Paris’ten dönen kızı Esin’i Şevkat’e emanet eder. Mertliğine güvenir , göz kulak ol, sahip çık kızıma der; mahallesine gönderir. Şevkat Yerimdar bu! Emanetse baş üstündedir, dünya yıkılsa halel getirmez üstüne. Gel gör ki bu emanet başkadır; güzeller güzeli bir kızdır. Adı Esin’dir, Şevkat’in hayatına belalı ama tatlı bir esin gibi gelmiştir işte.
Şevkat’e emanet edilen Esin mahalleye adım attığı gün aklını kaçırır ve dünyadan kopar. Şevkat’i bir telaştır alır. Emanete sahip çıkmak ve Esin’in aklına başına getirmek için akla karayı seçer. Derken aklı başına gelir Esin’in . Ne var ki, Esin kendine geldiğinde bambaşka biridir. Şevkat’e kök söktürür, onu çileden çıkarır. Buna rağmen Şevkat verdiği sözden dönmez. Hem Esin’e göz kulak olmak hem de ona katlanmak zorundadır çünkü. Esin ne yapar ne eder, iki yakası bir araya gelmeyen Şevkat’in iki ayağını bir pabuca sokmayı başarır. İki arızalı karakter arasında akıllara zarar bir ilişki kurulur ve yaşadıkları mahallenin altını üstüne getirirler.
Garip, zor, belalı bir aşk hikayesi doğar derken… Bu aşkın doğuşu içindir zaten bütün olaylar…